Bir süredir gündem de olan konulardan biri bu İslam otelleri. Gazetelerde, televizyon kanallarında ve bunun gibi pek çok yerde adından söz ettiriyor. Türkiye’de sayıları 20’yi bulan bu tesettür otelleri “Islamic Holidays” sloganıyla yurt dışı turizm fuarlarında da tanıtılmaya başlanmış. Alkollü içki servisinin yapılmadığı, erkek ve kadınların ayrı havuzlara girdikleri, kadın müşteriye kadın garsonun verildiği, kameralı telefonun kabul edilmediği ve buna benzer pek çok şeye sahip bu oteller. Artık yasak mı dersiniz yoksa hizmet mi onu bilemem ama, bu otellere yurtdışından müthiş bir talep varmış. Aslında bunda pek de şaşılacak bir şey yok. 1980’lerden beri tüm dünyada yeni bir sağ anlayışı yükseliyor. O yüzden bugün Islamic Holidays’i pazarlayanlar, kapitalist ekonominin her türlü nimetinden faydalanıyorlar. Misal; taksitli satış deseniz var, internet üzerinden tanıtım deseniz var. Manzara aynı manzara, havuz aynı havuz, açık büfe aynı açık büfe… Peki değişen ne? Değişen tek şey; afişlerdeki mayolu kadını kaldırın, yerine tesettürlü bir kadın koyun yeter. Nasıl Coca Cola ya da Burger King gibi dünya markaları Ramazan ayı geldiğinde yerelleşiyorlarsa, Islamic Holidays firmaları da aynı şeyi yapıyorlar. Yani anlayış şu; ister kapalı olsun ister açık olsun, sonuç olarak herkes tatil yapmalı, herkes tüketici olmalı mantığını güdüyorlar. Belki de İslami tatil konusuna bir de bu yönden bakılmalı. Sonuçta modern dünyanın getirdiklerini reddetmeyip, onu kendine uyarlamasını bilmekte bir pazarlama taktiği.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
İşin kapitalizm bacağından bakınca, talep varsa arz da olacak tabii, burada şaşılacak bir taraf yok. Öbür bacaktan ise bakasım yok açıkçası. "Döner istiyorum ama dönmesin istiyorum" durumu olarak adlandırıyorum ben bunu.
Yorum Gönder